Giriş
Misir, kendini Arap dünyasinin lideri olarak gören bir ülkedir. Gerçi Arap dünyasinda dolayli emperyalizm döneminin ortaya çikardigi daginiklik yüzünden son dönemde Arap dünyasinda: "Araplar, aralarinda ittifak etmemek üzere ittifak etmişlerdir (Ittefeka'l-Arabu 'ala ella yettefiku)" vecizesi yaygin oldugundan herhangi bir ülkenin liderlik iddiasi fazla bir önem taşimiyor.
Bununla birlikte 1978'deki Camp David Anlaşmasi sebebiyle Arap Birligi teşkilatindan atilan Misir bugün bu teşkilatin genel merkezini Kahire'ye naklettirmeyi başarmiş durumdadir. Ayrica Misir bazi yönleriyle Türkiye'ye çok benzemektedir. Son yillarda Türkiye'yle Misir arasinda siki bir münasebetin oldugunu da biliyoruz.
Bu ülke ayni zamanda çagdaş Islami uyaniş hareketinin de beşigi niteligi taşimaktadir. Bütün bu yönleri dolayisiyla Misir'in taninmasi gereken bir ülke oldugunu düşünüyoruz. Islam Cografyasi bölümümüzde ülkeleri tanitirken genellikle gündemdeki gelişmelere paralel hareket ettik. Bu yüzden belki daha erken tanitmamiz gereken Misir'i tanitmakta geciktik. Bu sayimizda, biraz da gelişmelerle baglantili olarak bu ülkeyi tanitiyoruz.
Misir Hakkinda Genel Bilgiler
Resmi adi: Misir Arap Cumhuriyeti
Başkenti: Kahire (Nüfusu: 18 milyon)
Diger önemli şehirleri: Iskenderiye, Ismailiyye, Asyut, Cize, Port Said, Minye, Asvan, Süveyş, Tanta, Dimyat.
Yüzölçümü: 998.774 km2
Nüfusu: 70 milyon (2000 tahmini). Nüfusun % 45'i şehirlerde yaşamaktadir.
Km2 başina düşen insan sayisi: 57
Nüfus artiş hizi: % 2.7
Etnik yapi: Misir halkinin yaklaşik % 91'ini Araplar oluşturmaktadir. Araplarin % 91.5'i Müslüman, kalani hiristiyandir. Ikinci önemli etnik unsur nüfusun % 7'sini oluşturan Kiptilerdir. Kiptilerin tamami hiristiyandir. Kiptilerin kendilerine özel bir dilleri vardir. Ancak bugün artik Kiptice konuşan kalmamiştir ve Kiptiler de Arapça konuşmaktadirlar. Kalan nüfusu Avrupali hiristiyan etnik unsurlarla, Nubiyali, Beja, Arnavut, Berberi gibi degişik kökenlerden gelen Müslüman etnik unsurlar oluşturmaktadir.
Dil: Resmi dili Arapça'dir. Halkin tamamina yakini Arapça konuşur. Bazi küçük etnik unsurlar kendi aralarinda mahalli dillerini konuşurlar.
Din: Resmi din Islâm'dir. Halkin % 91'i Müslümandir. Kalan nüfusu kipti kökenli ortodoks hiristiyanlar (kiptiler diger ortodokslardan farkli bir inanca sahiptirler), Rum kökenli ortodokslar, Arap kökenli Maruni hiristiyanlar ve çeşitli Avrupa ülkelerinden Misir'a yerleşmiş olan katolik ve protestan hiristiyanlar oluşturmaktadir. Müslümanlarin tamamina yakini sünni, çogunlugu şafii, önemli bir kismi da hanefidir.
Cografi durumu: Kuzeydogu Afrika ülkelerinden olan Misir, kuzeyden Akdeniz, dogudan Kizildeniz ve Filistin, güneyden Sudan, batidan Libya ile çevrilidir. En yüksek yeri Sina yarimadasinda bulunan Katerina Dagi (2637 m.)'dir. En önemli akarsuyu Nil nehridir. Topraklarinin sadece % 4'ü tarim alani kalani çöldür. Tarima elverişli topraklarin önemli bir kismi Nil vadisinde bulunmaktadir. Akdeniz kiyisinda ve Nil'in Akdeniz'e döküldügü noktada bulunan başkent Kahire'de yillik sicaklik ortalamasi 21.9 derece, yillik yagiş ortalamasi 42 mm.'dir.
Yönetim şekli: Misir görünüşte çok partili demokratik bir sistemle yönetilmektedir. Ülke 11 Eylül 1971'de yürürlüge konan anayasayla yönetilmektedir. En üst yönetici olan cumhurbaşkani geniş yetkilere sahiptir. Cumhurbaşkani genel seçimle belirlenir. Ancak 1952 darbesinden sonra gerçekleştirilen bütün cumhurbaşkanligi seçimleri tek adayli olmuş ve o tek aday da oylarin hep % 90'dan fazlasini almiştir.
Başbakan cumhurbaşkani tarafindan tayin edilir. Yasama yetkisi 454 üyeli ve üyeleri genel seçimle belirlenen parlamentodadir. Ancak seçimler açik oy, gizli sayim usulüyle yapildigindan halkin büyük bir çogunlugu mevcut sisteme karşi oldugu halde iktidar partisi her seçimde oylarin % 90'dan fazlasini almaktadir.
Muhalefet partileri adil ve dürüst olmadigi gerekçesiyle 1991'de gerçekleştirilen genel seçimleri boykot ettiler. Misir'da yakin zamana kadar evlilik, boşanma gibi özel haller hakkinda Islâm hükümleri, ticarette, cezalandirmada ve idari mekanizmada ise Avrupa'dan ithal edilmiş kanunlar uygulaniyordu. Ancak birkaç ay önce Özel Haller Kanunu da Avrupa sistemine uydurularak tüm hukuk sistemi Bati'dan ithal edilen kanunlara göre şekillendirildi. Misir, BM, IKÖ (Islâm Konferansi Örgütü), Arap Birligi, Afrika Birligi Örgütü, IMF (Uluslararasi Para Fonu), Islâm Kalkinma Bankasi gibi uluslararasi örgütlere üyedir.
Siyasi partiler: Misir'daki siyasi partilerin başta gelenleri şunlardir:
Milli Demokratik Parti: Misir'da hâlen iktidari elinde tutan partidir. Bati yanlisi ve laik bir anlayişa sahip olan bu parti ayni zamanda cumhurbaşkani Hüsni Mübarek'in partisi olarak bilinmektedir.
Çalişma (Amel) Partisi: Daha önce sosyalist çizgide olan bu parti bugün Islâmi bir çizgiyi benimsemiş bulunuyor. Partinin bu çizgiyi benimsemesinde en önemli etken Müslüman Kardeşler'in bu partiyle ilişki içine girmesi ve genel başkan Ibrahim Şükri'nin bu ilişkiden sonra Islâmi anlayişi bütünüyle kabul etmesi oldu.
Çalişma Partisi'nin Islâmi çizgiyi benimsemesinden sonra sosyalist anlayişa bagli kalmakta israr edenler partiden ayrildilar. Partinin Müslüman Kardeşler'le ilişkisi hâlen devam ediyor. Partinin çikardigi eş-Şa'b adli gazetede Müslüman Kardeşler mensubu birçok yazar da yazi yaziyor.
Yeni Vefd Partisi: Yaşli siyasetçi Fuad Siracuddin'in liderligindeki bu parti batici, liberal ve laik bir anlayişi savunmaktadir.
Ahrar (Özgürler) Partisi: Bu parti de Arap milliyetçiligini ve batici, laik anlayişi savunur.
Vasat Partisi: Kuruluşunda önemli zorluklar çikarilan bu partinin kurucularindan bazilari Müslüman Kardeşler cemaatine mensupturlar. Partinin kuruculari arasinda bu cemaatin mensuplarinin olmasi sebebiyle bu partinin cemaatin siyasi kanadi niteligi taşiyacagi iddia edildi. Hatta bu iddialar sebebiyle partinin kuruculari hakkinda dava açildi ve bazilarina çeşitli cezalar verildi. Ancak gerçekte Vasat Partisi her ne kadar Islami anlayişi benimseyen bir siyasi oluşum olsa da Müslüman Kardeşler cemaatinin siyasi kanadi degildir.
Tarihi: Misir, Hz. Ömer (r.a.) döneminde Amr ibnu As (r.a.) komutasindaki Islâm ordusu tarafindan 639 - 642 yillari arasinda fethedilmiştir. Bu tarihten sonra Misir, 868 yilina kadar hilafete bagli valiler tarafindan yönetildi. 868'de Misir'in yönetimi Türk asilli Tolunlular'in eline geçti. Tolunlular'in yönetimi 905'e kadar sürdü. Bu tarihten sonra yine yeniden hilafeti te
msil eden Abbasilerin eline geçti ve 934'e kadar onlarin yönetiminde kaldi. 934'te Misir'da Ihşidiler adinda ikinci bir Türk hanedanligi kuruldu. Ihşidiler'in yönetimi 969'a kadar sürdü. Bu tarihte Misir'a daha önce merkezleri Tunus'ta bulunan Fatimiler hâkim oldular ve 972'de de merkezlerini Kahire'ye taşidilar. (Fatimiler hakkinda ayrica geçen ayki sayimizda tanittigimiz Tunus'un tarihine bakabilirsiniz.)
Fatimiler her tarafta kendi inançlarini yaymak için çeşitli baski yollarina başvuruyorlardi. Fatimilerin Misir'daki saltanatlari 1171'e kadar sürdü. Bu tarihte Misir, Salahuddin Eyyubi'nin kurmuş oldugu Eyyubiler devletinin hâkimiyetine geçti. Eyyubiler de Misir'a 1250'ye kadar hükmettiler. Bu tarihten sonra Misir'a Memlükler hükmetmeye başladilar.
Memlükler Bagdat'in Mogollar tarafindan işgal edilmesinden sonra Abbasi hilafetinin Kahire'de varligini sürdürmesine imkân sagladilar. Memlüklerin saltanati 1517'de Misir'in Osmanlilar tarafindan fethedilmesine kadar sürdü. Misir, Osmanlilar tarafindan fethedildiginde hilafet de Osmanli Devleti'ne geçti.
Bu tarihten sonra Misir Osmanli Devleti'ne yani hilafete bagli bir vali tarafindan yönetilmeye başladi. Ancak 1805'te Misir valisi olan Kavalali Mehmed Ali Paşa hilafete baş kaldirarak Misir'da yari bagimsiz bir yönetim oluşturdu. Mehmet Ali Paşa'dan sonra da onun ailesinden gelen şahislar vali sifatiyla ancak Babiali'den kopuk bir şekilde Misir'i yönetmeye devam ettiler.
Bu valilerin ülkeyi yönettikleri dönemlerde Ingilizler de çeşitli yollardan Misir'a girmiş, bu ülkede hükümet üzerinde söz sahibi olmaya başlamişlardi. 1914'te de tamamen Ingilizler tarafindan işgal edildi. Ingilizlerin dogrudan işgalleri 1922'ye kadar sürdü. 15 Mart 1922'de ülkeye resmi olarak bagimsizlik verildi. Ancak yönetim yine büyük ölçüde Ingilizlerin direktifleri dogrultusunda hareket ediyordu. Bagimsizlik sonrasinda I. Fuad, Misir kralligina getirildi. 1936'da onun ölmesi üzerine oglu Faruk kralliga geçti.
Kral Faruk'un yönetimine 26 Temmuz 1952'de gerçekleştirilen askeri darbeyle son verildi. Darbeden sonra Tümgeneral Muhammed Necib devlet başkani oldu. Ancak iki yil sonra 25 Şubat 1954'te Cemal Abdünnasir yönetime el koyarak Necib'i görevden uzaklaştirdi.
Abdünnasir dönemi tam bir dikta ve zulüm dönemidir. Abdulkadir Udeh ve Seyyid Kutub başta olmak üzere çok sayida Müslüman ilim adami ve düşünür onun zamaninda idam edilmiştir. Abdünnasir zulmünden en çok nasip alanlar Müslüman Kardeşler cemaatinin mensuplari olmuştur.
Bu cemaatten pek çok kimse hapse atildi ve çogunlugu ancak Abdünnasir'in ölümünden sonra hapisten çikabildi. Abdünnasir sosyalist anlayişa dayali bir Arap milliyetçiligini savunmuştur. Onun fikirleri pek çok Arap ülkesine Nasircilik adiyla yayilmiştir.
Abdünnasir döneminde Misir iki ayri savaşa girdi ve ikisinden de agir yenilgiyle çikti. Bunlardan birincisi 1956 Süveyş savaşidir. Bu savaş Misir yönetiminin Süveyş kanalini millileştirme karari almasi üzerine çikti.
Bu karar üzerine Israil, 1956 Ekim'inde Ingiltere ve Fransa ile anlaşarak Misir'a saldirdi. Israil'i böyle bir saldiriya teşvik edenler daha önce Süveyş kanalini istedikleri gibi kullanan Fransa ve Ingiltere'ydi. Ingiltere ve Fransa'yla ortak hareket eden Israil bu saldirida Gazze bölgesiyle Sina yarimadasini işgal etti.
Ancak birtakim diplomatik sebeplerden dolayi 7 Mart 1957 tarihinde işgal ettigi bu topraklardan çekildi. Ikinci savaş da 1967 Arap - Israil savaşidir. Arap - Israil savaşlarinin en geniş çaplisi Alti Gün Savaşi diye de anilan 1967 Haziran savaşidir. Bu savaş Israil'in 5 Haziran 1967 sabahi Misir'a saldirmasiyla başladi.
Israil uçaklari önce Akdeniz üzerinden Misir'in bati tarafindaki hava alanlarini bombalayarak üç saate yakin bir süre içinde 300 kadar Misir askeri uçagini yerde imha ettiler. Israil uçaklarinin bu saldiri esnasinda Akdeniz'deki Amerikan filosundan ikmal yaptiklari ileri sürülmüştür. Israil hemen ardindan Gazze bölgesine ve Sina yarimadasina dogru karadan ve havadan saldiriya geçti.
Misir askerleri bu saldiri karşisinda ciddi bir direniş göstermeden Gazze'yi ve Sina'yi Israil'e teslim ettiler. Bu olayda Cemal Abdünnasir'in bir ihanetinin de söz konusu oldugu ileri sürülmektedir. Misir, Sina yarimadasini ancak 1978'de imzalanan Camp David anlaşmasiyla geri alabilmiştir.
Abdünnasir'in 28 Eylül 1970'de ölmesinden sonra cumhurbaşkanligina Muhammed Enver Sâdât geçti. Enver Sâdât başlangiçta biraz yumuşak bir politika izledi. Abdünnasir'in siyasi düşüncelerinden dolayi hapse atmiş oldugu kişileri serbest birakti.
Ancak daha sonra o da zulme ve şiddete başvurdu. Misir'in Israil'i resmen tanimasini ve diplomatik ilişkiler kurmasini saglayan Camp David anlaşmasi Sâdât döneminde imzalanmiştir. Bu anlaşmadan sonra Arap ülkelerinin geneli Misir'la diplomatik ilişkilerini kestiler. Ancak daha sonra tekrar başlattilar. Enver Sâdât 6 Kasim 1981 tarihinde öldürüldü. Onun arkasindan cumhurbaşkanligina Muhammed Hüsni Mübarek getirildi.
Hâlen bu görevi sürdüren Mübarek şiddet ve zulümde Sâdât'in çok önüne geçti. Mübarek, her alti yilda bir yenilenen cumhurbaşkanligi seçimlerine tek aday olarak girmekte ve demokrasinin mantigindan son derece uzak bir şekilde gerçekleştirilen bu seçimleri dogal olarak kazanmaktadir.
Diş problemleri: Misir'in Sudan'la bir Halayib meselesi vardir. Misir yönetimi Sudan'in kuzeyindeki el-Halayib bölgesinin kendisine ait oldugunu ileri sürmektedir. Aslinda Misir yönetimi, Sudan'da Islâm kanunlarinin uygulamaya konmasina kadar el-Halayib meselesini hiç gündeme getirmemişti. Bu durum Misir'in bu meseleyi Sudan'in si
yasi çizgisine karşi bir tepki olarak gündeme getirdigini ortaya çikariyordu. Misir'in bu meseleyi gündeme getirmesinde ABD'nin de etkisinin oldugu açiktir.
Misir'in, Sudan'la daha başka problemleri de bulunmaktadir. Bu problemlerin tamami Sudan yönetiminin Islâmi bir çizgiyi benimsemesinden sonra Misir tarafindan ortaya atildi. Misir, Sudan hükümetinin Misir'daki Islâmi akimlara mensup gençleri askeri yönden egitmek amaciyla Kuzey Sudan'da kamplar kurdugunu ileri sürdü. Çeşitli Batili yayin organlari da bu konuda asilsiz haberler yayinlayarak Misir'in tutumunu hakli çikarma gayretine girdi. Bu ve benzeri konular iki ülke arasinda siyasi ve ekonomik problemlere yol açti.
Bu konular Islam ülkelerini birbirine düşürmek isteyen diş güçlerin çogu zaman ayni yollara ve ayni metotlara başvurduklarini, hep ayni senaryolari düzüp sahneye koyduklarini anlamamiz açisindan ibret vericidir.
Iç problemleri: Misir'in en önemli iç meselesi yönetimin halkla bütünleşememesinden kaynaklanan devlet terörünün sebep oldugu halk tepkisi ve bu tepkinin dogurdugu siyasi olaylardir. Misir'da özellikle Islâmi cemaatler üzerinde çok agir bir baski vardir.
Bazi cemaatlerin bu agir baskiya fiili eylemlerle cevap vermeleri ülkede zaman zaman silahli çatişmalara ve şiddet olaylarina sebep olmaktadir. Misir yönetimi yürüttügü devlet terörüne kanuni bir dayanak bulmak amaciyla 16 Temmuz 1992'de "Terörle Mücadele Kanunu" adiyla bir kanun çikartti. Bu kanun emniyet güçlerine şüpheli gördükleri kişileri hiçbir mahkeme kararina gerek görmeden tutuklayarak alti ay tutuklu bulundurma hakki veriyor.
Kanun ayni zamanda yönetimin terör örgütü olarak adlandirdigi Islâmi cemaatlere mensup olanlara veya bu cemaatlere sempati duyanlara 5 yila kadar agir hapis cezasi verilebilecegi hükmü içeriyor. Bu kanunun uygulamaya konmasi problemi daha da çetrefil hale getirdi.
Misir emniyet güçleri Islâmi cemaatlerin güçlü oldugu Asyut ve çevresine degişik zamanlarda havadan hareketler düzenlediler. Bunun yani sira başkent Kahire'nin bazi kenar mahallelerine kalabalik askeri birliklerle saldirilar düzenlendi. Çok sayida insan öldürüldü. Yine Islâmi akimlara mensup olmalarindan dolayi birçok insan mahkeme karariyla idam edildi.
Islami Hareket: Misir'da Islâmi hareket üzerindeki baski Ingiliz işgali döneminde başlayarak hiç kesintiye ugramadan devam etti. Bagimsizlik sonrasi baski işgal dönemini aratmayacak derecede oldu.
Devlet terörü Islâmi anlayiş sahibi pek çok insanin canini aldi. Bu yüzden Misir'daki Islâmi hareket kitle tabanini fiili mücadelenin içine çekme konusunda yeterince başarili olamadi. Buna ragmen insanlara Islâmi anlayişi kazandirmada büyük başarilar gerçekleştirdi. Hilafetin ortadan kaldirilmasindan sonra yeniden bu kurumu hayata geçirmeyi ve Islâm'i devlete hâkim kilmayi amaçlayan Islâmi hareketin beşigi olarak sayabilecegimiz Misir'da en geniş kitle tabanina sahip cemaat Müslüman Kardeşler cemaatidir.
Oldukça düzenli bir hiyerarşik yapiya sahip olan Müslüman Kardeşler'in kurucusu Hasan el-Benna, şimdiki genel mürşidi ise Mustafa Meşhur'dur. Müslüman Kardeşler hemen hemen bütün Arap ülkelerine, diger Islam ülkelerinin de çoguna yayilmiştir. Diger ülkelerde de Müslüman azinliklara yönelik faaliyetleri bulunmaktadir. Dolayisiyla bu cemaatin birçok Avrupa ülkesinde de faaliyetleri vardir. Müslüman Kardeşler cemaati fiili eylemlere girmiyor.
Faaliyetleri genellikle teblig ve davet çalişmalarindan ibarettir. Bazi sosyal ve ticari kuruluşlar kurdu. Ancak Misir yönetimi hiçbir gerekçe göstermeden bunlarin hepsini kapatti. Yayin yoluyla faaliyet yürütmeleri devlet tarafindan engelleniyor.
Müslüman Kardeşler'den sonra en çok adini duyuran ve etkinlik gösteren cemaat Prof. Ömer Abdurrahman'in düşüncelerini benimsemiş olan Tanzimu'l-Cihad hareketidir. Bu cemaatin mensuplari daha önce rejime karşi şiddet eylemlerine ve bazen de silahli çatişmalara giriyorlardi. Ancak son yillarda bu tutumlarini degiştirdiler.
Hatta önceleri siyasi partiye ilkesel olarak karşi olmalarina ragmen son zamanlarda siyasi parti kurma çabalari içine de girdiler. Bu cemaat içinde iyi bir hiyerarşik yapi mevcut degildir. Tanzimu'l-Cihad daha çok güney bölgelerde güçlü durumdadir. Bilindigi üzere cemaatin fikri alt yapisini oluşturan ve manevi lideri sayilan Prof. Ömer Abdurrahman, ABD'nde tutuklu durumdadir.
Hareket ve eylemi savunan bir diger cemaat da Islâmi Cemaat'tir. Bu cemaat çalişmalarini daha çok üniversite ögrencileri arasinda yogunlaştiriyor.
Misir'daki Islâmi cemaatlerin ileri gelenlerinden biri de Hafiz Selâme'nin liderligindeki Islâmi Hidayet Cemaati'dir. Bu cemaat daha çok egitim çalişmalarina agirlik veriyor ve çeşitli egitim kurumlari açmiş durumdadir.
Cemaatu Ensâri's-Sunneti'l-Muhammediyye adinda selefi anlayişi benimsemiş olan bir cemaat da mevcuttur. Bu cemaat daha çok Müslüman halk arasindaki birtakim itikadi sapmalar üzerinde durdugundan sisteme yönelik mücadelede pek etkili degildir. Selefilik hareketi daha çok orta tabaka ve gençlik üzerinde etkilidir. Selefilerin düşünce itibariyle farkli Islâmi cemaatlerin mensuplarini etkiledikleri görülüyor. Sudan'daki ayni adi taşiyan cemaat Misir'dakinin bir uzantisidir.
Hizbu't-Tahrir ve Teblig cemaati gibi merkezleri Misir dişinda olan bazi cemaatlerin de Misir'da faaliyetleri mevcuttur. Ancak bunlarin çalişmalari fazla etkili degil.
Bunlarin dişinda da küçük çapli ve kitlesel destege sahip olmayan bazi ufak tefek oluşumlar bulunmaktadir.
Siyasi partiler içinde Islâmi anlayişi ve çizgiyi benimsemiş olan partiler Çalişma (Amel) ve Vasat partileridir.
Ekonomi: Misir ekonomisi tarim, hayvancilik ve turizme dayanir. Tarim daha çok Nil vadisinde yapilmaktadir. Tarim ürünlerinden ve hayvanciliktan elde edilen gelirin gayri safi yurtiçi hasiladaki payi % 20'dir. Çalişan nüfusun % 40'i bu sektörlerde iş görmektedir. Üretilen tarim ürünlerinin başinda pamuk gelir.
Bunun yani sira tahil ve çeşitli sebzeler de üretilmektedir. Balikçilik da yaygindir. Misir'da demir, fosfat, manganez, çinko ve altin cevheri gibi bazi madenler çikarilmaktadir. Maden gelirleri gayri safi yurtiçi hasilanin % 2'sini oluşturur. Bir miktar da petrol üretilmektedir. Orman ürünlerinden de belli oranda yararlanilmaktadir. Misir tarihi eser yönünden oldukça zengin bir ülkedir. Kahire'deki Amr ibnu As, Hz.
Hüseyin, Sultan Hasan, Ezher, Tulunoglu, Imam Şafii, Mehmed Ali Paşa camileri ve piramitler başta gelen tarihi eserlerdendir. Kahire'de çok sayida antik ve Islâmi eserin sergilendigi müzeler mevcuttur. Bütün bu tarihi zenginlikler Misir'a çok sayida turist çekmektedir. Diş ticaretindeki açigin bir kismini turizm gelirleriyle kapatmaktadir.
Para birimi: Misir Cuneyhi.
Kişi başina düşen milli gelir: 650 dolar.
Sanayi: Sanayi kuruluşlarinin başinda gida maddesi, meşrubat ve sigara üretimiyle ilgili kuruluşlar gelmektedir. Bu nitelikteki sanayi kuruluşlari tüm sanayi kuruluşlarinin yaklaşik % 28'ini oluşturur. Ikinci sirada tekstil ve deri fabrikalariyla konfeksiyon atölyeleri gelir. Bu sektörlerle ilgili sanayi kuruluşlari da tüm sanayi kuruluşlarinin % 18'ini oluşturmaktadir. Misir'da üretilen pamugun önemli bir kismi kendi fabrikalarinda işlenmektedir.
Bunun yani sira demir çelik, inşaat, elektrik donanimi, bazi mekanik aletler üretimi, madeni ve toprak eşya üretimi, kimya, mobilya, kâgit, ilaç, plastik vs. sektörleriyle ilgili sanayi kuruluşlari da bulunmaktadir. Sanayi gelirlerinin gayri safi yurtiçi hasiladaki payi % 20'dir. Çalişan nüfusun yaklaşik % 13'ü sanayi sektöründe iş görmektedir. Buna maden tesislerinde çalişanlar da dahildir.
|